باب: ذكر
البيع
والشراء على
المنبر في
المسجد.
70. Mesciddeki Minber Üzerinde Alış-veriş'ten Bahsetmek
حدثنا
علي بن عبد
الله قال:
حدثنا سفيان،
عن يحيى، عن
عمرة، عن
عائشة قالت
: أتت
بريرة تسألها
في متابها،
فقالت: 'ن شئت
أعطيت أهلك
ويكون الولاء
لي، وقال
أهلها: إن شئت
أعطيتها ما
بقي - وقال
سفيان مرة: إن
شئت أعتقتها -
ويكون الولاء
لنا. فلما جاء
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ذكرته
ذلك، فقال:
(ابتاعيها
فأعتقيها،
فإن الولاء
لمن أعتق). ثم
قام رسول الله
صلى الله عليه
وسلم على
المنبر - وقال
سفيان مرة: فصعد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على
المنبر - فقال:
(ما بال أقوام
يشترطون
شروطا ليست في
كتاب الله، من
اشترط شرطا
ليس في كتاب
الله فليس له،
وإن اشترط
مائة مرة) .قال
علي: قال
يحيى، وعبد
الوهاب، عن
يحيى، عن عمرة.
وقال جعفر بن
عون، عن يحيى
قال: سمعت
عمرة قالت: سمعت
عائشة. رواه
مالك، عن
يحيى، عن
عمرة: أن بريرة،
ولم يذكر: صعد
المنبر.
[-456-] Berîre Hz. Aişe'ye gelip ondan mükatebesi hakkında yardım istedi.
Hz. Aişe: "Eğer dilersen efendine (geri kalan borcunu) öder senin vela'nı
ben üstlenirim" dedi. Berire'nin efendisi (Hz. Âişe'ye), "Eğer
dilersen ona geri kalan borçlarını ödemesi için gerekli bedeli verirsin"
dedi.
Ravilerden Süfyân bir keresinde olayın bundan sonraki kısmını
şöyle anlattı: "Dilersen onu âzad edersin, ancak vela'sı bizim olur."
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gelince, Hz. Aişe, ona bu olayı haber
verdi. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Onu al ve âzad et! Velâ hakkı ise, azad edenindir." buyurdu:
"Bazı kimselere ne oluyor ki Allah'ın kitabında olmayan alış-veriş
şartları ileri sürüyorlar. Allah'ın kitabında olmayan bir şartı ileri süren,
bilsin ki o konuda böyle bir hakkı yoktur. Yüz kere şart koşsa da yine durum
değişmez.
Hadisin geçtiği diğer yerler: 1493, 2155, 2168, 2536, 2560, 2561,
2563, 2564, 2565, 2578, 2717, 2726, 2729, 7235, 5097, 5279, 5284, 5430, 6717,
6751, 6754, 6758, 6760.
AÇIKLAMA: (Camideki Minber Üzerinde Alışverişten
Bahsetmek) Bu hadisin konu başlığı ile münasebeti, "Bazı kimselere ne
oluyor ki! Allah'ın kitabında olmayan şartlar ileri sürüyorlar" ifadesi
ile sağlanmıştır. Çünkü bu söz, rivayette bahsedilen olaya işaret etmektedir.
Bu olayda da, alışveriş, âzad etme ve velayet konulan geçmektedir.
Bu kitabı eleştiren bazı kimseler vehme kapılarak "Bu
rivayete göre, alışveriş camide gerçekleşmemiştir" demişlerdir. Çünkü
onlar, konu başlığının minber üzerinde alışveriş yapmanın caiz olduğu anlamına
geldiğini zannetmişlerdir. Oysa olay, zannettikleri gibi değildir. Çünkü bir
şeyden bahsedip o şeyin hükmünü açıklamak ile doğrudan akit yapmak birbirinden
farklıdır. Meydana gelen bir şeyin hükmünü açıklamak, doğru ve hayırlı bir
iştir. Doğrudan akit yapmak İse cami içinde, yasaklanan gürültüye yol açar.
Mâzirî şöyle demiştir: "Fakihler, gerçekleştiği takdirde camide yapılan
akdin geçerli olduğu konusunda ittifak etmelerine rağmen, bunun caiz olup
olmadığı konusunda ihtilafa düşmüşlerdir."
{Allah'ın kitabında olmayan şartlar ileri sürüyorlar) Hattâbî
şöyle demiştir: "Bu hadisle, Allah'ın kitabında belirtilmeyen bütün
şartların batıl olduğu kasdedilmemiştir. Çünkü ‘‘Vela hakkı ise, âzad
edenindir’' cümlesi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e aittir. Ancak Allah
Teâlâ kitabında ona itaati emretmiştir. Dolayısıyla bu hükmün kitaba nispeti
mümkün hale gelmiştir." Fakat ona şu şekilde itiraz edilmiştir: "Eğer
böyle bir şey mümkün olsaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözlerinin
gerektirdikleri de ona nispet edilirdi." Ancak bu itiraza da şu şekilde
cevap verilmiştir: "Hattâbî'nin böyle bir nispette bulunması umum yoluyla
mümkündür. Yoksa belli bir mesele hakkında değildir." Hattâbî bu görüşüyle
hadiste geçen Allah'ın kitabı ifadesiyle Kur'an'ın kasdedildiğini ifade etmiştir.
Ibn Mes'üd'un Vâşime/dövme yaptırma olayında Ümmü Ya'kub'a söylediği. şu söz
de, onun meylettiği bu görüşe benzer: "Neden Rasûlullah'ın lanet ettiğine
lanet etmeyeyim ki! Zaten bu, Allah'ın kitabında da var!" Daha sonra İbn
Mes'ûd, bu şekilde hareket etmenin Allah'ın kitabında olduğuna dair
"Peygamber size neyi verdiyse onu alın! [Haşr 7] ayetini delil olarak
getirmiştir.
Bu hadisteki "Allah'ın kitabı" ifadesinden maksat,
O'nun Kur'an'da veya sünnette belirtilmiş hükmü de olabilir. Kitap'tan maksat
Ievh-i mahfuzda yazılı bilgiler de olabilir.
باب: التقاضي
والملازمة في
المسجد.
71. Camide Borç İsteyip Borçluyu Sıkıştırmak
حدثنا
عبد الله بن
محمد قال:
حدثنا عثمان
بن عمر قال:
أخبرنا يونس،
عن الزهري، عن
عبد الله بن
كعب بن مالك،
عن كعب : أنه
تقاضى ابن أبي
حدرد دينا كان
له عليه في المسجد،
فارتفعت
أصواتهما حتى
سمعها رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وهو في
بيته، فخرج
إليهما، حتى
كشف سجف
حجرته، فنادى:
(يا كعب). قال:
(لبيك يا رسول
الله، قال: (ضع
من دينك هذا).
وأومأ إليه: أي
الشطر، قال:
لقد فعلت يا
رسول الله،
قال: (قم فاقضه).
[-457-] "Mescid-i Nebevî'de Ka'b İbn Mâlik, İbn Ebî Hadrad'den,
borcunu ödemesini istemişti. Bu esnada birbirlerine karşı seslerini
yükseltmişlerdi. O sırada evinde olan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
seslerini işitmiş ve onlara doğru yönelip odasının perdesini aralayarak: 'Ey
Ka'b!' diye seslenmişti. Ka'b 'Buyur ey Allah'ın elçisi!' diye karşılık verince
Rasûlullah eliyle yarısını işaret ederek alacağının bir kısmından vaz geç'
buyurmuştur. Ka'b Vazgeçtim bile' deyince bu defa İbni Ebi Hadrad'e 'Kalk ve
borcunu öde' diye emretmiştir."
AÇIKLAMA: (Camide) Bu konuyla ilgili iki mesele vardır:
Birincisi, konu hadisinden de anlaşılacağı gibi borçlunun borcunu ödemesini
istemektir. Diğeri ise, hadiste açıkça geçmeyen borçlunun borcunu ödemesi için
sıkıştırılmasıdır. Son dönem âlimlerinden biri, başlıkta borçlunun
sıkıştırılmasına yer verilmesiyle İlgili olarak şunları demiştir:
"Muhtemelen İmam Buhârî bunu, Ka'b'ın İbn Ebi Hadrad'den borcunu isterken
onun yakasına yapışmasından çıkarmıştır. Sanki iki taraf da Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellemin çıkıp aralarında hükmetmesini bekliyordu... Tartışma anında
borçluyu bırakmamak caiz ise, hakim nezdinde haklı olduğu ortaya çıkınca, onu
bırakmamak haydi haydi caiz olur." Kanaatime göre, başlığın bu şekilde
olması İmam Buhârî'nin kendine özgü tasarrufundan ileri gelir. Nitekim o, bu
şekilde başlık atmak suretiyle "Sulh" konusu ve daha başka başlıklar
altında zikrettiği rivayete işaret etmiştir. Söz konusu rivayete göre
"Ka'b'ın Abdullah İbn Ebî Hadrad el-Eslemî'den alacağı vardı. Bir gün
onunla karşılaştı ve onu bırakmadı. Tartışmaya başladılar. Bu esnada sesleri
yükselmişti."
(Vazgeçtim bile) Bu söz, Ka'b'm Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in emrini yerine getirmedeki hassasiyetinden ileri gelir. Rasûlullah
(s.a.v.)'ın "Kalk" emri, İbn Ebî Hadrad'e yöneliktir.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1-Bu hadiste borçta yapılan indirim ile borcun ertelenmesinin
birlikte olmasının caiz olmadığına işaret edilmiştir.
2-Kişi çirkin söz sarfetmediği sürece camide sesini
yükseltebilir, Ancak bir rivayete göre İmam Mâlik, ne surette olursa olsun
camide yüksek sesle konuşmayı haram kabul etmiştir. Bir başka rivayete göre
İse sesin niçin yükseltildiğine bakarak hüküm vermiştir. Mesela ilim, hayır ve
mutlaka yüksek sesi gerektiren meselelerde yüksek sesle konuşmayı caiz
görmüştür. Gürültü patırtı gibi meselelerde ise bunu caiz görmemiştir.
Mühelleb ise şöyle demiştir: "Eğer camide yüksek sesle konuşmak caiz
olmasaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların bu şekilde davranmalara
mani olup, bunun caiz olmadığını açıklardı." Ancak camide konuşmanın
haram olduğunu söyleyenler bu izah karşısında, şunları söyleyebilir: Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun yasak olduğunu daha önce belirtmişti. Burada
yasağı yenilemeye gerek görmedi. Bundan dolayıdır ki, yüksek sesle konuşmayı
sona erdirecek çözüme başvurdu. Yüksek sesle konuşmaya neden olan sorunu
çözerek iki taraf arasında sulh yaptı.
3- Anlaşıldığı takdirde işarete itibar edilir.
4- Hak sahibine karşı aracı olunur.
5- Hakim iki tarafın anlaşmasını önerebilir.
6- Aracılık teklifi kabul edilebilir.
7- Kapının üstüne perde çekilebilir.