SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 285 >>

باب: ذكر البيع والشراء على المنبر في المسجد.

70. Mesciddeki Minber Üzerinde Alış-veriş'ten Bahsetmek

 

حدثنا علي بن عبد الله قال: حدثنا سفيان، عن يحيى، عن عمرة، عن عائشة قالت : أتت بريرة تسألها في متابها، فقالت: 'ن شئت أعطيت أهلك ويكون الولاء لي، وقال أهلها: إن شئت أعطيتها ما بقي - وقال سفيان مرة: إن شئت أعتقتها - ويكون الولاء لنا. فلما جاء رسول الله صلى الله عليه وسلم ذكرته ذلك، فقال: (ابتاعيها فأعتقيها، فإن الولاء لمن أعتق). ثم قام رسول الله صلى الله عليه وسلم على المنبر - وقال سفيان مرة: فصعد رسول الله صلى الله عليه وسلم على المنبر - فقال: (ما بال أقوام يشترطون شروطا ليست في كتاب الله، من اشترط شرطا ليس في كتاب الله فليس له، وإن اشترط مائة مرة) .قال علي: قال يحيى، وعبد الوهاب، عن يحيى، عن عمرة. وقال جعفر بن عون، عن يحيى قال: سمعت عمرة قالت: سمعت عائشة. رواه مالك، عن يحيى، عن عمرة: أن بريرة، ولم يذكر: صعد المنبر.

 

[-456-] Berîre Hz. Aişe'ye gelip ondan mükatebesi hakkında yardım istedi. Hz. Aişe: "Eğer dilersen efendine (geri kalan borcunu) öder senin vela'nı ben üstlenirim" dedi. Berire'nin efendisi (Hz. Âişe'ye), "Eğer dilersen ona geri kalan borçlarını ödemesi için gerekli bedeli verirsin" dedi.

 

Ravilerden Süfyân bir keresinde olayın bundan sonraki kısmını şöyle anlattı: "Dilersen onu âzad edersin, ancak vela'sı bizim olur." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gelince, Hz. Aişe, ona bu olayı haber verdi. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Onu al ve âzad et! Velâ hakkı ise, azad edenindir." buyurdu: "Bazı kimselere ne oluyor ki Allah'ın kitabında olmayan alış-veriş şartları ileri sürüyorlar. Allah'ın kitabında olmayan bir şartı ileri süren, bilsin ki o konuda böyle bir hakkı yoktur. Yüz kere şart koşsa da yine durum değişmez.

 

Hadisin geçtiği diğer yerler: 1493, 2155, 2168, 2536, 2560, 2561, 2563, 2564, 2565, 2578, 2717, 2726, 2729, 7235, 5097, 5279, 5284, 5430, 6717, 6751, 6754, 6758, 6760.

 

 

AÇIKLAMA:     (Camideki Minber Üzerinde Alışverişten Bahsetmek) Bu hadisin konu baş­lığı ile münasebeti, "Bazı kimselere ne oluyor ki! Allah'ın kitabında olma­yan şartlar ileri sürüyorlar" ifadesi ile sağlanmıştır. Çünkü bu söz, rivayette bahsedilen olaya işaret etmektedir. Bu olayda da, alışveriş, âzad etme ve velayet konulan geçmektedir.

 

Bu kitabı eleştiren bazı kimseler vehme kapılarak "Bu rivayete göre, alışveriş camide gerçekleşmemiştir" demişlerdir. Çünkü onlar, konu başlığının minber üzerinde alışveriş yapmanın caiz olduğu anlamına geldiğini zannetmişlerdir. Oysa olay, zannettikleri gibi değildir. Çünkü bir şeyden bahsedip o şeyin hük­münü açıklamak ile doğrudan akit yapmak birbirinden farklıdır. Meydana gelen bir şeyin hükmünü açıklamak, doğru ve hayırlı bir iştir. Doğrudan akit yapmak İse cami içinde, yasaklanan gürültüye yol açar. Mâzirî şöyle demiştir: "Fakihler, gerçekleştiği takdirde camide yapılan akdin geçerli olduğu konusunda ittifak etmelerine rağmen, bunun caiz olup olmadığı konusunda ihtilafa düşmüşlerdir."

 

{Allah'ın kitabında olmayan şartlar ileri sürüyorlar) Hattâbî şöyle demiştir: "Bu hadisle, Allah'ın kitabında belirtilmeyen bütün şartların batıl olduğu kasdedilmemiştir. Çünkü ‘‘Vela hakkı ise, âzad edenindir’' cümlesi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e aittir. Ancak Allah Teâlâ kitabında ona itaati emretmiştir. Do­layısıyla bu hükmün kitaba nispeti mümkün hale gelmiştir." Fakat ona şu şekilde itiraz edilmiştir: "Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözlerinin gerektirdikleri de ona nispet edilirdi." Ancak bu itiraza da şu şekilde cevap verilmiştir: "Hattâbî'nin böyle bir nispette bulunması umum yoluyla mümkündür. Yoksa belli bir mesele hakkında değildir." Hattâbî bu görü­şüyle hadiste geçen Allah'ın kitabı ifadesiyle Kur'an'ın kasdedildiğini ifade etmiş­tir. Ibn Mes'üd'un Vâşime/dövme yaptırma olayında Ümmü Ya'kub'a söylediği. şu söz de, onun meylettiği bu görüşe benzer: "Neden Rasûlullah'ın lanet ettiğine lanet etmeyeyim ki! Zaten bu, Allah'ın kitabında da var!" Da­ha sonra İbn Mes'ûd, bu şekilde hareket etmenin Allah'ın kitabında olduğuna dair "Peygamber size neyi verdiyse onu alın! [Haşr 7] ayetini delil olarak getirmiştir.

 

Bu hadisteki "Allah'ın kitabı" ifadesinden maksat, O'nun Kur'an'da veya sün­nette belirtilmiş hükmü de olabilir. Kitap'tan maksat Ievh-i mahfuzda yazılı bilgi­ler de olabilir.

 

باب: التقاضي والملازمة في المسجد.

71. Camide Borç İsteyip Borçluyu Sıkıştırmak

 

حدثنا عبد الله بن محمد قال: حدثنا عثمان بن عمر قال: أخبرنا يونس، عن الزهري، عن عبد الله بن كعب بن مالك، عن كعب : أنه تقاضى ابن أبي حدرد دينا كان له عليه في المسجد، فارتفعت أصواتهما حتى سمعها رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو في بيته، فخرج إليهما، حتى كشف سجف حجرته، فنادى: (يا كعب). قال: (لبيك يا رسول الله، قال: (ضع من دينك هذا). وأومأ إليه: أي الشطر، قال: لقد فعلت يا رسول الله، قال: (قم فاقضه).

 

[-457-] "Mescid-i Nebevî'de Ka'b İbn Mâlik, İbn Ebî Hadrad'den, borcunu ödemesini istemişti. Bu esnada birbirlerine karşı seslerini yükseltmişlerdi. O sırada evinde olan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem seslerini işitmiş ve onlara doğru yönelip odasının perdesini aralayarak: 'Ey Ka'b!' diye seslenmişti. Ka'b 'Buyur ey Allah'ın elçisi!' diye karşılık verince Rasûlullah eliyle yarısını işaret ederek alacağının bir kısmından vaz geç' buyurmuştur. Ka'b Vaz­geçtim bile' deyince bu defa İbni Ebi Hadrad'e 'Kalk ve borcunu öde' diye em­retmiştir."

 

 

AÇIKLAMA:     (Camide) Bu konuyla ilgili iki mesele vardır: Birincisi, konu hadisinden de anlaşılacağı gibi borçlunun borcunu ödemesini istemektir. Diğeri ise, hadiste açıkça geçmeyen borçlunun borcunu ödemesi için sıkıştırılmasıdır. Son dönem âlimlerinden biri, başlıkta borçlunun sıkıştırılmasına yer verilmesiyle İlgili olarak şunları demiştir: "Muhtemelen İmam Buhârî bunu, Ka'b'ın İbn Ebi Hadrad'den borcunu isterken onun yakasına yapışmasından çıkarmıştır. Sanki iki taraf da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemin çıkıp aralarında hükmetmesini bekliyordu... Tartışma anında borçluyu bırakmamak caiz ise, hakim nezdinde haklı olduğu ortaya çıkınca, onu bırakmamak haydi haydi caiz olur." Kanaatime göre, başlı­ğın bu şekilde olması İmam Buhârî'nin kendine özgü tasarrufundan ileri gelir. Nitekim o, bu şekilde başlık atmak suretiyle "Sulh" konusu ve daha başka baş­lıklar altında zikrettiği rivayete işaret etmiştir. Söz konusu rivayete göre "Ka'b'ın Abdullah İbn Ebî Hadrad el-Eslemî'den alacağı vardı. Bir gün onunla karşılaştı ve onu bırakmadı. Tartışmaya başladılar. Bu esnada sesleri yükselmişti."

 

(Vazgeçtim bile) Bu söz, Ka'b'm Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emrini yerine getirmedeki hassasiyetinden ileri gelir. Rasûlullah (s.a.v.)'ın "Kalk" emri, İbn Ebî Hadrad'e yöneliktir.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1-Bu hadiste borçta yapılan indirim ile borcun ertelenmesinin birlikte olma­sının caiz olmadığına işaret edilmiştir.

 

2-Kişi çirkin söz sarfetmediği sürece camide sesini yükseltebilir, Ancak bir rivayete göre İmam Mâlik, ne surette olursa olsun camide yüksek sesle konuş­mayı haram kabul etmiştir. Bir başka rivayete göre İse sesin niçin yükseltildiğine bakarak hüküm vermiştir. Mesela ilim, hayır ve mutlaka yüksek sesi gerektiren meselelerde yüksek sesle konuşmayı caiz görmüştür. Gürültü patırtı gibi mesele­lerde ise bunu caiz görmemiştir. Mühelleb ise şöyle demiştir: "Eğer camide yük­sek sesle konuşmak caiz olmasaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların bu şekilde davranmalara mani olup, bunun caiz olmadığını açıklardı." Ancak ca­mide konuşmanın haram olduğunu söyleyenler bu izah karşısında, şunları söy­leyebilir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun yasak olduğunu daha önce belirtmişti. Burada yasağı yenilemeye gerek görmedi. Bundan dolayıdır ki, yük­sek sesle konuşmayı sona erdirecek çözüme başvurdu. Yüksek sesle konuşmaya neden olan sorunu çözerek iki taraf arasında sulh yaptı.

 

3- Anlaşıldığı takdirde işarete itibar edilir.

4- Hak sahibine karşı aracı olunur.

5- Hakim iki tarafın anlaşmasını önerebilir.

6- Aracılık teklifi kabul edilebilir.

7- Kapının üstüne perde çekilebilir.